Türkiye Anayasası’nda yer alan özgürlük ve güvenlik hakkı nasıl korunur?


Türkiye Anayasası’nın 19. maddesinde yer alan özgürlük ve güvenlik hakkı, Türk vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerinden biridir. Bu hak, bireylerin kişisel özgürlüklerini kullanma, düşünce ve inançlarını serbestçe ifade etme, hayatlarına yön verme, mülkiyet ve özel yaşama saygı gibi birçok önemli alanı kapsamaktadır. Bu özgürlük ve güvenlik hakkının korunması için çeşitli hukuki tedbirler alınmıştır.

Öncelikle, bu hak Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 13. maddesi, temel hak ve özgürlüklerin Türk vatandaşlarına ve yabancılara tanındığını belirtmektedir. Ayrıca, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına da dikkat çekilen Anayasa’nın 15. maddesinde, hakların kullanılmasının kamu düzeni, genel ahlak, başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma gibi sınırlayıcı koşullara bağlı olduğu ifade edilmiştir.

Özgürlük ve güvenlik hakkının korunması aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır. Türkiye, birçok uluslararası insan hakları sözleşmesine taraf olmuş ve bu sözleşmelerin hükümlerine uymayı taahhüt etmiştir. Özgürlük ve güvenlik hakkını korumak için en önemli uluslararası sözleşmelerden biri olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesi, kişinin özgürlük ve güvenliğine saygı gösterilmesini ve keyfi tutuklamalara karşı korunmasını hükme bağlamaktadır. Türkiye’de bu sözleşme iç hukukta da etkili bir şekilde uygulanmaktadır.

Türk Ceza Kanunu, özgürlük ve güvenlik hakkına yapılan saldırıları suç olarak tanımlayan hükümler içermektedir. Bu suçlardan biri, kişilerin hürriyetini kısıtlamak veya kişinin iradesine aykırı olarak onu bir yerde tutmak amacıyla rızası veya hukuki sebepler olmaksızın hareket etmek olan “adam kaçırma” suçudur (TCK madde 94). Diğer bir önemli suç ise “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçudur (TCK madde 94). Bu suçlar, özgürlük ve güvenlik hakkını korumak adına caydırıcı bir etkiye sahiptir.

Anayasa Mahkemesi, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği iddialarının incelenmesi ve hakkın ihlali halinde sonuç alıcı kararlar verme yetkisine sahiptir. Bireyler, Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık iddiasıyla başvuruda bulunabilir ve sonuç alabilirler.

Bu hakka ilişkin olarak Türkiye’de kurulan insan hakları derneklerinin de önemli bir rolü bulunmaktadır. İnsan hakları dernekleri, vatandaşların özgürlük ve güvenlik haklarını korumak için aktif bir şekilde çalışmaktadır. Bu dernekler, hak ihlallerine ilişkin şikayetleri takip eder, gerekli hukuki destek sağlar ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirirler.

Sonuç olarak, Türkiye Anayasası’nda yer alan özgürlük ve güvenlik hakkı, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinden biridir. Bu hak, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Türk Ceza Kanunu da özgürlük ve güvenlik hakkına yönelik saldırıları suç olarak tanımlamıştır. Anayasa Mahkemesi ise bu hakka ilişkin ihlal iddialarını inceler ve sonuç alıcı kararlar verebilir. İnsan hakları dernekleri ise bu hakların korunması için çalışmalar yapmaktadır. Bu sayede özgürlük ve güvenlik hakkı, Türk vatandaşlarının güvende olmalarını sağlamaktadır.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir