Türk idari yargısı, vatandaşların devlet organlarının ve kamu kurumlarının idari eylem ve işlemlerine karşı hukuka uygunluk denetimi yapma yetkisine sahip bir yargı sistemidir. İdari yargıda dava açma sürecinde arabuluculuğa başvurma zorunluluğu, 2017 yılında yürürlüğe giren Medeni Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Medeni Usul Kanunu’nun 20. maddesine göre, taraflar, nakdi taleplerle sonuçlanan ve malvarlığı hakları üzerindeki anlaşmazlıklara ilişkin dava açmak istediklerinde öncelikle arabulucuya başvurmak zorundadırlar. Ancak, bazı durumlarda arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. İdari davalar da bu istisnalar arasında yer almaktadır.

İdari davalarda arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, taraflar dava açmadan önce idareyle sağlıklı bir iletişim ve anlaşma süreci için arabuluculuk hizmetlerinden faydalanabilirler. Bu şekilde anlaşmazlık çözümüne yönelik arabuluculuk süreci, davanın açılmasını gerektirecek bir sonuç doğurmaz.

Bununla birlikte, taraflar dava açmadan önce idareyle anlaşmak için arabuluculuğa başvurabilir ancak bu başvuru zorunlu değildir. İdari davalarda taraflar, arabuluculuğa başvurmadan doğrudan ilgili idari mahkemeye başvurarak dava açabilirler.

Ülkemizde arabuluculuk sürecinin önemi ve faydası kabul edilmekle birlikte, idari davaların özelliği gereği, arabuluculuk zorunluluğuna ihtiyaç duyulmamıştır. İdari davalar, vatandaşların kamu kurumları ve devlet organları ile karşılaştıkları hukuka aykırı eylem ve işlemlere karşı korunma taleplerini mahkemede takip etme imkanı sunar.

Sonuç olarak, Türk idari yargısında dava açma sürecinde arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Taraflar, anlaşmazlıklarını doğrudan ilgili idari mahkemelere taşıyabilirler. Ancak, arabuluculuk hizmetlerinden faydalanma seçeneği her zaman mevcuttur ve tarafların anlaşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk sürecinin yararları göz önünde bulundurulabilir.