Türk Ceza Kanunu’na göre suç işlemek için akıl sağlığına sahip olma şartı bulunmaktadır. Kişinin suç işlemek için cezai ehliyetine sahip olması gerekmektedir.

Cezai ehliyet, kişinin suç işlemeye yönelik irade gücüne sahip olması anlamına gelir. Yani, bireyin fiilini gerçekleştirirken doğru ve yanlış arasında ayırım yapabilme, iradi davranışları yönlendirebilme ve kendi eylemlerinden sorumlu olma yeteneğine sahip olması gerekir. Cezai ehliyet, suç işlemekle birlikte bunun sonucunda ceza alabilme yeteneğini ifade eder.

Akıl sağlığına sahip olma, kişinin ruh ve zihin sağlığını kapsar. Suç işleyen kişinin, suçu işlediği sırada akıl sağlığının yerinde olması, yani bilinçli ve kasten hareket etmesi gerekmektedir. Akıl sağlığı tam olarak yerinde olmayan bir kişi, suç işlese dahi cezai sorumluluk altında olmayabilir.

Türk Ceza Kanunu’na göre, suç işleyen kişinin suç anında akıl sağlığının yerinde olmadığının kanıtlanması halinde, o kişi hakkında hüküm verilemez. Zira ceza sorumluluğu, suçu işleyen kişinin iradesi ve kastı üzerinden değerlendirilir ve akıl sağlığına sahip olma bu iradeyi etkileyen bir faktördür. Bu durumda kişi, suçtan dolayı cezai sorumluluk altına alınmaz, ancak tedavi ve rehabilitasyon süreçlerine tabi tutulabilir.

Akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia eden bir kişi, bu konuda mahkemeye başvurarak bir “akıl sağlığı raporu” talep edebilir. Mahkeme, bağımsız bir uzmana başvurarak kişinin akıl sağlığını değerlendirebilir. Bu rapora göre mahkeme, kişinin akıl sağlığının yerinde olmadığına kanaat getirirse, ceza sorumluluğunu ortadan kaldırabilir veya hafifletebilir.

Sonuç olarak, Türk Ceza Kanunu’na göre suç işlemek için akıl sağlığına sahip olma şartı bulunmaktadır. Suç işleyen bir kişinin akıl sağlığı yerinde olmadığının kanıtlanması halinde, cezai sorumluluktan muaf tutulabilir veya ceza hafifletilebilir. Bu konuda mahkemelerin ve uzmanların görüş ve raporları önem arz etmektedir.