Deniz Ticaret Hukuku’na göre deniz kazaları ve çevre kirliliği nasıl önlenir?


Deniz ticaretinde meydana gelen kazalar ve çevre kirliliği, deniz ekosistemine, insan sağlığına ve deniz ticaretinin ekonomik olarak sürdürülebilirliğine zarar veren sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, deniz kazaları ve çevre kirliliği önlemek veya azaltmak amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli hukuki düzenlemeler mevcuttur.

Deniz kazalarının ve çevre kirliliğinin önlenmesinde en önemli düzenlemeler uluslararası deniz hukuku tarafından getirilir. Ülkemizde de bu düzenlemeler ulusal yasalara yansımış ve deniz ticaretine ilişkin hukuki düzenlemeler yapılmıştır.

İlk olarak, ulusal düzeyde deniz kazalarını önlemek amacıyla Türkiye’de Deniz Ticareti Kanunu bulunmaktadır. Bu kanun, deniz ticareti faaliyetlerindeki sorumlulukları belirlerken, gemi sahiplerinin ve denizcilerin güvenlik tedbirlerini almasını ve denizdeki kazaları önlemesini sağlamayı amaçlar.

Deniz Kazalarının Önlenmesi

Deniz kazalarının önlenmesi için öncelikle gemi ve deniz araçlarının teknik düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir. Gemi yapım ve işletme standartlarını belirlemek amacıyla Uluslararası Denizcilik Teşkilatı (International Maritime Organization – IMO) tarafından çeşitli uluslararası sözleşmeler yayımlanmıştır. Örneğin, Uluslararası Güvenlik Yönetim Kodu (International Safety Management Code – ISM) gemilerin güvenliğini sağlamak için uygulanması zorunlu olarak belirler.

Deniz ticaretinde emniyeti ve kazaların önlenmesini sağlamak amacıyla gemiler için müştereken kullanılan bir deniz alanının kontrol altına alınması gerekmektedir. Bu nedenle, Türkiye’de Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından gemi seyir güvenliğinin sağlanması, deniz kazalarının önlenmesi ve çevre kirliliğinin engellenmesi için çeşitli hizmetler sunulur. Deniz Trafik Hizmetleri, Limanlar ve Koylar Kanunu kapsamında bu kurum tarafından deniz trafik hizmeti sağlanır.

Ayrıca, deniz kazalarını önlemek amacıyla Türkiye’de Sahil Güvenlik Komutanlığı deniz trafiği denetimi, denizcilik emniyeti ve çevre koruma faaliyetlerini yürütmekte ve denizdeki güvenlik risklerini kontrol altında tutmayı hedeflemektedir.

Çevre Kirliliğinin Önlenmesi

Denizlerde meydana gelen kazalar genellikle deniz çevresinde önemli bir kirlilik yaratır. Deniz kirliliği, petrol ve diğer zararlı maddelerin deniz suyuna yayılması sonucunda oluşabilir. Denizcilik sektöründe çevre kirliliği önlenmesi amacıyla uluslararası sözleşmeler ve ulusal düzenlemeler bulunmaktadır.

Türkiye, deniz kirliliği ile mücadele amacıyla Uluslararası Denizcilik Teşkilatı tarafından kabul edilen ve deniz kirliliği ile mücadele standartlarını belirleyen Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (International Maritime Organization – IMO) MARPOL Konvansiyonu’na taraf olmuştur. Bu konvansiyon, gemi atıkları ve deniz çevresine zarar veren maddelerin denize boşaltılmasını önlemek amacıyla kabul edilmiştir. Türkiye’de, bu konvansiyon kapsamında Deniz Çevresi Koruma Kanunu da çıkarılmıştır.

Deniz çevresini korumak ve deniz kirliliğini önlemek amacıyla Türkiye’de Sahil ve Liman İşletmeleri Genel Müdürlüğü deniz çevresi koruma faaliyetlerini yürütmekte, limanlar ve marinalar için çeşitli izinler ve lisanslar düzenlemektedir.

Sonuç olarak, deniz kazaları ve çevre kirliliği gibi olumsuz sonuçların önlenmesi, uluslararası ve ulusal hukuki düzenlemelere uyumlu hareket etmekle mümkündür. Ülkemizdeki deniz ticareti sektörü, gemi sahipleri, denizciler ve ilgili kurumların yönetmelik ve yasalara uymaları, güvenlik standartlarını takip etmeleri ve çevrenin korunması için gereken tedbirleri almaları önemlidir. Böylece, deniz ticareti sektöründe sürdürülebilirlik sağlanırken aynı zamanda doğal kaynaklarımızın ve deniz ekosisteminin korunması da sağlanmış olur.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir