Borçlar hukukunda alacaklı ve borçlu arasında anlaşmazlık nasıl çözümlenir?


Borçlar hukuku, alacaklı ve borçlu arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümünü düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu anlaşmazlıklar, taraflar arasında ortaya çıkan maddi ya da manevi taleplerden kaynaklanabilir. Borçların hukuksal ilişkilerdeki niteliği açısından, sözleşmeli borçlar veya haksız fiil borçları olarak iki ayrı gruba ayrılırlar.

Anlaşmazlık halinde, tarafların uygulayabileceği çözüm yolları arasında öncelikli olarak uzlaşma ve arabuluculuk yer alır. Uzlaşma, tarafların ihtilaflı konuyu kendi aralarında çözmek için anlaşmaya varmasıdır. Bu durumda taraflar, avukatları aracılığıyla anlaşmayı hazırlayarak mahkemeye başvurabilirler. Arabuluculuk ise, tarafsız ve bağımsız bir kişinin (arabulucunun) tarafları uzlaştırmak amacıyla yönlendirdiği bir süreçtir. Arabuluculuk, somut bir çözüm önerisi sunmak yerine tarafların kendi çözümünü bulmasına yardımcı olur. Bu süreçte arabulucunun önerisi kabul edilirse çözüm sağlanmış olur.

Uzlaşma veya arabuluculuk yoluyla anlaşmazlık çözülemezse, taraflar dava açarak sorunu mahkemeye taşıyabilirler. Borçlar hukuku uyuşmazlıklarının çözümü bakımından Türk mahkemeleri, ihtilaflı konuların niteliğine ve tarafların yargılama taleplerine göre belli mahkemelerde görülecektir.

Borçlar hukuku uyuşmazlıklarında, genellikle asliye hukuk mahkemeleri devreye girer. Asliye hukuk mahkemeleri, anlaşmazlığın niteliğine göre farklı alt dallara ayrılmış durumdadır. Sözleşme tarihine göre ticari uyuşmazlıklarda ticaret mahkemeleri yetkilidir. Taraflar arasındaki ilişki ise tüketici ile satıcı ya da sağlayıcı arasında gerçekleşmişse, tüketici mahkemeleri yetkilidir.

Davaların açılabilmesi için dava şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Davada yetkili mahkemeyi belirlemek, mahkemenin görevine giren bir konu olduğundan dikkate alınmalıdır. Ayrıca dava açma süreleri de dikkate alınmalıdır çünkü bu sürelerin dışına çıkıldığında davanın zamanaşımına uğraması gibi sonuçlar doğabilir.

Dava sürecinde, tarafların temsilci olarak avukat tutmaları, haklarını savunmaları ve dava dilekçesini hazırlamaları önemlidir. Tarafların delillerini sunmaları ve duruşmaya katılmaları da gerekmektedir. Mahkeme sürecinde tarafların yargılama talepleri, talep ettiği hukuki sonuçların kabul edilmesi veya reddedilmesidir. Mahkeme, delilleri değerlendirerek tarafların taleplerini ve haklılıklarını inceler ve kararını bu doğrultuda verir.

Mahkeme kararına itiraz etmek veya uygulamada sorunlar yaşamak durumunda olan taraflar, temyiz yoluyla karara itiraz edebilirler. Temyiz incelemesinden sonra Yargıtay tarafından verilecek kesinleşmiş karar ile uyuşmazlık sona erer.

Sonuç olarak, borçlar hukukunda alacaklı ve borçlu arasında anlaşmazlık durumunda tarafların öncelikli olarak uzlaşma ve arabuluculuk yollarına başvurması tavsiye edilmektedir. Ancak uzlaşma sağlanamazsa, dava yoluyla uyuşmazlık çözümlenebilir. Bu süreçte dava şartına uygun olarak mahkeme belirlenmeli ve dava süreci doğru şekilde takip edilmelidir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir